🧨 Kovanda Erkek Arı Neden Çok Olur
Havalandırmanınyetersiz olması, kovanda arı sayısının çok artmış olması nedeniyle sıkışıklık, yumurta bırakacak yer kalmaması, aşırı sıcaklık, başarısız veya yaşlı ana arı nedeniyle olur. Arılar ayrılmadan önce kovan önünde yığılır ve oğul dansı yaparlar. En yakın ağaç, dal vb bir yere konar ve
Bir kovanda işçi arılar, ana arı (kraliçe) ve erkek arılar bulunur.İşçi arılar kovandaki bütün işleri üstlenmişlerdir ve büyüdükleri hücreden çıktıkları andan itibaren gelişimleri ile orantılı olarak kovan içindeki görevleri de değişir.İşçi arılar yaşamları boyunca kovan içindeki her türlü işle ilgilenmiş olurlar.İlk üç günleri kovan temizleyicisi
Arıyetiştiriciliğinin tüm nüanslarını, bir şekilde ya da bir başkasını anlamak isteyen herhangi bir acemi arıcı, ilk başta karmaşık görünebilecek çok sayıda işlem ve terimle karşı karşıya kalır. Bunlar arasında, çalışılan her arıcı deneyiminin önemli bir bileşeni olan bal arılarının bilmecelerinden biri olarak adlandırılan insansız yavru da var. Brood
Bal arıları, ana arısı, işçi arıları ve erkek arılar olmak üzere üç kısma ayrılırlar. Ana arı, yumurtlayarak üremeyi sağlar, iğnesi zehirlidir, bu zehirli iğnesini yalnız karşı rakibi ana arı ile savaşırken kullanır. Erkek arılar bal yapmazlar, ana arı ile eşleşmeye yararlar, bir kovanda yaklaşık 300 adet
Zirai faaliyetlerde kullanılan ve geçmişte arı ölümlerine neden olan böcek ilaçları vardı, Koloni; Kraliçe arı, erkek arılar ve işçi arılardan oluşuyor. 1-2 hafta kovanda
Arı ürünlerinin toplanacağı sezona kuvvetli arılarla girebilmek için ise iyi bir sonbahar bakımı ve iyi kışlatma ile mümkündür. Kuvvetli ve genç arı nüfusu oluşturulmuş bir şekilde kışa giren arılar daha az kayıp vererek ilkbahara çıkarlar. Kış kaybının az olması, kovan sayısı azalan arıcının tekrar aynı
Arınıngelişme dönemi pek çok hastalık etmeni ve zararlı için uygun ortam oluşturduğundan arılarda çok sayıda hastalık ve zararlı görülmektedir. Bununla birlikte, dünyadaki hızlı ulaşım, kıtalar ve ülkelerarası arı, arı ürünleri ve arıcılık malzemeleri ticareti arı hastalıklarının kısa sürede tüm ülkelere
Ciltte kolajen sentezini arttırır. Beyin aktivitesini geliştirir. Kadınlarda yumurta sayısı ve erkeklerde sperm kalitesini arttırır. Kalp ve damar hastalıklarına karşı korunmaya yardımcı olur. Performans ve zindeliği arttırarak gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize katkı sağlar. Bağışıklığı güçlendirir.
Gözdençıkan erkek arılar 1-8 günlük dönemde genç işçi arılarca besin değeri düşük olan arı sütü ile beslenirler. Erkek arı için hazırlanan bu arı sütü ağız salgıları polen ve bal karışımı ile oluşturulur. Bunların dışında erkek arıları balla kendi kendilerini beslerler.
Dans eden arı başka bir besin aramak üzere yuvayı terk eder. Karl von Frisch yaptığı bir deneyde dansçı ile ilişki kuran 174 işçiden 155'nin 5 dakika içinde besin kaynağını doğru bulduklarını göstermiştir. Arılar dans ederek yaptıkları tariflerini karanlık bir kovanda, peteklerin üzerindeyken yaparlar.
Kırık çerçeveler kovanda bırakılırsa arılar burada yapacakları onarım sırasında erkek arı gözü yaparak kolonide erkek arı mevcudunun artmasına sebep olurlar. Esmerleşmiş ve küflü peteklere ana arı istekli yumurta bırakmaz bu da koloninin zayıflamasına ve ürün kaybına neden olur.
YalancıAna Arı. Diğer bir adı ile sahte ana arı olarak adı gecen yalancı ana arı kovanda çiftleşmiş ana arı olmadığı zamanlarda normal işçi arı tarafından petek gözlerine yumurta atılmasıdır. Böyle bir durumda erkeğe kaçmış veya sahte ana arı yapmış olarak ifade ederiz. İşi aslı koloni de gerçek bir ana
cXCWXNo. Bal arılarının hastalıkları Arının gelişme dönemi pek çok hastalık etmeni ve zararlı için uygun ortam oluşturduğundan arılarda çok sayıda hastalık ve zararlı görülmektedir. Dünyadaki hızlı ulaşım, kıtalar ve ülkelerarası arı, arı ürünleri ve arıcılık malzemeleri ticareti arı hastalıklarının kısa sürede tüm ülkelere yayılmasına neden olmaktadır. Bunun yanında, gezginci arıcılık da hastalık ve zararlıların ülke içindeki hızlı yayılışında önemli bir etkendir. Arı hastalıkları genellikle ilkbahar aylarında görülür. Bunun başlıca nedeni ilkbahar aylarında özellikle yavru yetiştirme faaliyetinin büyük hız kazanmış olması ve beklenmeyen soğuk ve yağışlı havalardır. Bu nedenle bu kritik dönemde arıların özellikle yavru hastalıklarına karşı korunması için, koloni kontrollerinde koloninin üşütülmemesine özen gösterilmelidir AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ Bir bakteri tarafından meydana gelen, hem larf ve hem de pup devresinde tahribat yapan çok salgın bir hastalıktır. Kısa zamanda yayılarak kovanı sarar. Kovanda bir çöküntü, bir durgunluk hakim olur. Kovanda kokmuş et veya tutkal kokusu meydana getirir ki bu koku hasta olup ölen larflar tarafından yayılan kokudur. Hastalığın ilk devresinde açık kahverengi olan kurtçuklar koyulaşır ve gözün dibine yapışkan bir pelte olarak yığılır. Daha sonra kuruyarak arılar tarafın dan temizlenmez bir hal alır. Hasta gözdeki larvaya batırılan bir çöp çekildiğinde iplik gibi uzama görülür. Petekler inceldiği zaman açık ve kapalı gözlerin karışık olarak bulunduğu ve kapalı gözlerin üstünde çöküntüler gözükür. Ayrıca kapalı gözlerin üzerinde parçalanma ,delinme halleri görülür. Hastalık fark edildiği anda yayılmayı önlemek için hasta kovanlar tedaviye alınmalı ve sağlam kovanlara koruyucu olarak Terramyein, Stroptomycin veya Sulfathiazole verilmelidir. AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ Hastalık sadece larf devresinde kendini gösterir. Tahribatı Amerikan Yavru çürüklüğünden az olmakla beraber tehlikeli ve salgın bir hastalıktır. Hastalığın ileri devrelerinde larflar siyah renge dönüşür. Larf ölülerin kokusu ,kokuşmuş ve ekşimiş et kokusundadır. Larflar yapışkan olmadığından çöp batırınca uzamaz. Hastalık bilhassa zayıf ve kötü kışlatılmış kovanlarda görülür. Bu nedenle kovanı kuvvetli bulundurmak, hasta gömeçleri almak ve hatta ana arıyı iki hafta yumurtlamaktan alıkoymak koruyucu tedbirlerin başında gelir. ADİ YAVRU ÇÜRÜKLÜK Hastalık mikrobik olmadığından bulaşıcı ve tahripkar değildir. İlk ve sonbaharda havanın ani değişmesiyle meydana gelir. Havanın aniden soğuduğunu gören arılar kendilerini üşütmemek için bir araya toplayarak kenarlardaki yavruları ihmal ederler, dolayısıyla yavruların üstü basılmadığı, arılarla ısıtılmadığı için soğuktan ölmeler meydana gelir. Ayrıca nektar ve polen kaynağının kuruması nedeniyle açlık çekilmemesi için fazla görülen larfların atılmasıyla da kendini gösterebilir. Yine aniden bastıran sıcaklarda kovanın yeterince havalanmaması yavru ölümlerine sebep olur. Hastalıktan korunmak için kovanda fazla veya eksik çerçeve bulundurulmamalıdır. Gerektiğinde yemlenmeli ve ani hava değişimlerinde uçma delikleri daraltılıp, genişletilmelidir. DİZANTERİ ADİ İSHAL Hastalık genellikle kışın, bazen sonbahar sonu, ilkbahar başlangıcı veya çok yağışlı yaz günlerinde bile görülebilir. Mikrobik olmayıp hazım bozukluğundan ileri gelir. Hasta arı koyu sarı, sulu, yapışkan ve fena kokulu bir pisliği kovanın rasgele yerlerine çıkarılarak bulaştırır. Hastalığın meydana geliş sebepleri Arının kışa az balla girip çok çiçek tozu yemesi. Kışın arının fazla rahatsız edilip fazla bal yemesi. Pekmez, üzüm gibi çabuk bozulan yiyeceklerle beslenmesi. Sonbahardan kışa girerken sırlanmamış, serpinti balların arıya yiyecek olarak bırakılması. Şurup lamayı geç ve su oranı fazla olarak, aynı zamanda ekşimiş olarak verilmesi ,ishali meydana getiren sebepler olarak sayılabilir. Dikkat edilir bu sebeplere meydan verilmezse ishale pek rastlanmaz Tedavisi Şurup suyu kaynatılırken, suya kurutulmuş nane koymak, şuruba az miktarda alkol koymak gibi işlemler yapılır, fakat taze limonlar alınarak ortadan yemeğe sıkılacakmış gibi kesilir, suyu akmayacak şekilde dik tutularak çatalla su tulumcukları patlatılır ve içine bir avuç toz şeker koyup emdirilirse ve ishalli kovanlara bunlardan üçer parça vermek suretiyle yedirilirse ishali daha fazla yayılmadan durdurur. Yalnız bu işlem üç gün tekrar edilmelidir. NOSEMA BULAŞICI İSHAL Apis denilen tek hücreli bir parazitin meydana getirdiği bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalıktır. Parazitin sporları rüzgar, su, çiçek vs. gibi muhtelif yollarla arı midesine girer ve epitel hücrelerinde çoğalır. Arının gıdasına ortak olduğu gibi salgıladığı zehirli salgılarla arıyı öldürür. Hasta arıda bazen ishal ve bazen de kabızlık görülür. Bundan başka zayıflık titreme, kısa uçuşlar, paket halinde ölümler yağlı bir görünüş .arz etmeleri ,karınlarının şişkinliği hep nosema belirtileridir. Pratik teşhisi ; Sağlam arı midesi suda ezilip kaynatılırsa, suyun rengi yeşil, sarı veya esmer renkli olursa sağlam arı demektir. Hasta arının midesi ise sporların çokluğu dolayısıyla süt gibi beyaz olur. Hastalığın yayılmasında kışın arıyı üşütme etkin olur. Tedavisi güçtür. Tedavi için ve koruyucu olarak Fumıdıl -B 1 Litre şuruba 1 kaşık ilacı verilir. Nosemalı bir kovan 35-37 derecede 10 gün tutulursa hastalık geçmektedir .Isının hastalığı yapan sporlar üzerine etkisi büyüktür. MAYIS HASTALIĞI Daha ziyade Mayıs ayında ve genç arılarda görülen mayıs hastalığı ,yavrulara süt yetiştirmek için çiçek tozundan fazla miktarda ve bu arada küflü olanlarını da yiyen geç arılara zarar verir ve onları öldürür. Bazı arıcılar mevcut petekleri kovanlara vererek temizlemek isterler ki bunların gözlerinde bulunan küflenmiş çiçek tozları bu hastalığın baş göstermesinde mühim bir rol oynar. Mayıs hastalığına tutulan arılar, kovanın etrafında bir şey arıyormuş gibi uçuşur, bir müddet sonra düşer, kalkmak ister fakat muvaffak olamazlar. Kantları titrer, karınları fala şişkin görünür ve içerisi çiçektozları ile doludur. Arılardan bir kısmı uçma deliği önünde bir kısmı da daha uzaklarda ölü olarak bulunur. Mayıs hastalığı bilhassa genç arılarda ölüme sebep olduğundan gerekli tedbirler zamanında alınmazsa kovan kısa zamanda kuvvetten düşer, bazen tamamıyla söner. Arıları bu hastalıktan korumak için en iyi çare onlara küflü çiçek tozu yedirmemeye elden geldiği kadar dikkat etmektir. Havasız kovanlarda rutubet, mevcut çiçek tozlarının küflenmemesine sebep olduğundan, böyle kovanlarda da mayıs hastalığı sık sık görülebilir. Onun için, mevsim müsait olur olmaz kovanları havalandırma işi ihmal edilmemelidir. Küflü petek görülür görülmez, bunların hemen kovandan uzaklaştırmak, mayıs ayında arılara muntazam ılık su vermek, bu mevsimde arı suluklarına, bir litre suya yarım çay kaşığı tuz ilave etmek ve hastalık görünmüşse arılara birkaç gün ballı su veya şerbet vermek, bunun içerisine de bir litreye 2 adat Aspirin katmak çok faydalıdır. KİREÇ HASTALIĞI Mantari bir hastalıktır. 22-30 derecede ve nemli yerlerde süratle çoğalabilmek eğilimindedir. Bu mantarlar önce petek gözlerine, sonra larflara sirayet ederek larfları öldürürler. Erkek arı gözlerini çok tahrip eder. Ölen larf beyazlaşarak büzülür ve kireç şeklinde sertleşir. Başlangıçta beyaz olan misiller daha sonra koyulaşarak petekleri siyahlaştırırlar. Nemli yerlere kovanları koymak, sehpa üzerine koymak iyidir. Hastalığa yakalanan kovanlar sodalı su ile yıkanıp petekler alınmalıdır. Tedavisi için piyasada Arı ilaçları bulunmaktadır. TAŞ HASTALIĞI Bu da bir mantar tarafından meydana gelir. Yeşil küf şeklindedir. Larfların iç organlarına sindirim sistemine tesir ederek salgıladığı zehirle larvayı öldürür. Hastalık balada geçer ve yiyenlerde ağrılar yapar. Kovanlar sodalı su ile iyice yıkanmalı ve petekler yakılmalıdır. PARATİFO Hastalığı bir bakteri yapar. Bu bakteri arının bağırsaklarında her zaman mevcuttur. Vücudun direnci kırıldığı anda hemen çoğalarak hastalığı meydana getirir. Arıda zayıflık, uçmama ve ishal ile gelen ölümler görülür. İlkbaharda havaların iyileşmesiyle birlikte ortadan kaybolur. İyi kışlatma ve iyi bakım hastalığı engel olur. MOR ÇÜRÜKLÜK Bazı bitkiler zehirli nektar veya polen ihtiva ederler. Bunlarla beslenen larflar zehirlenerek mavi, mor duruma gelir. Bilhassa mayıs ve Haziranda görülür. Bu bitkilerin çiçeklerinin periyodu geçince hastalıkta iyisi de belirtiler görüldüğü anda arıları o mıntıkadan uzaklaştırmaktır. SEPTİSEMİ Hastalığı yapan tek hücreli bakteridir. Bakteri nemli yerlerde ve pis sularda bulunur. Bulaşma teneffüs yoluyla olup, oradan kana geçer ve çoğalır. İfraz ettiği zehir nedeniyle arı sütü gibi beyaz bir renk alır, kokar ve çürür. Ele alındığında tutulan yerden kopar ve dağılır. Hastalıktan korunmak için arıyı güneş ışığı alan ve pis sulardan uzak yerlerde tutmak gerekir. KARALIK Sebebi belli değildir. Yaşlı arılarda tüy dökülmesi ve renklerin siyaha dönüşümü ile dikkati çeker. Yeni ölen arılar ağır bir koku meydana getirirler. İlkbaharda mevsim normale dönünce hastalık kaybolur. Tahribatı yaşlı arılarda olduğundan pek önemli sayılmaz. PARALİZ Hastalık porselen süzgecinden bile geçebilen çok küçük bir virüs tarafından meydana gelir. Bilhassa ilkbaharda görülür. Hasta arı zayıf ve tüysüz olup, kovandan dışarıya kendini sürüyerek atmaya çalışır. His duyguları körelmiştir. Dokunulduğunda hafif bir hareket meydana gelir. Hastalanan arı ölmeye mahkumdur. İlaçla tedavisi yoktur. AMIBİASE Hastalığı bir amip yapar. Arının malpigi borularına yerleşip çoğalır. Kendi zararından başka pis kokulu bir ishal meydana getirir. Hastalık daha ziyade değişik yemlerle besleme, kötü kışlatma ve durgun sulardan bulaşır. Tedavi yerine hastalığı meydana getiren unsurlara dikkat etmek gerekir AKARİYOZ UYUZ Arıların nefes borularına yerleşerek kan emen bir parazitacar pis solunumu güçleştirerek arıyı öldürür. Parazitin yerleştiği. Traheler sertleşir ve içinde parazitin artık maddeleri toplanarak elastikiyetini kaybeder, iş yapamaz bir duruma gelir. Arıda titreme, ürperme ve kısmi felç meydana geldiğinden arı uçamaz. Belirtileri no semaya benzediğinden kesin teşhis mikroskopla yapılır. Bulaşıcı olduğundan kovanı söndürebilir. Daha ziyade kışın ,ilkbahar aylarında görülür. Zira yazın işçi arılar azami iki ay yaşadıklarından bu müddet hastalık sporlarının olgun hale gelmeleri için yeterli değildir. Visited 14 times, 1 visits today
Arılarda anormal haller YALANCI ANA SAKACIK Sakacık, üç hafta veya daha fazla bir müddet anasız kalmış ailelerde, işçi arıların yumurtlaması durumudur. Sakacık olan ailelerde yavrular gayri muntazam olarak erkek, hatta işçi arı hücrelerine serpiştirilmiş bir şekilde olurlar. Bu durumu yer darlığından örtü, bazen hücreler ikişer tane yumurta koyan tohumlu ana yumurtalarından ayırmak gerekir. Ana, bir hücreye iki yumurta koysa dahi, o yumurtalarda bir sıra ve düzen vardır. Yalancı analar, hücrenin dibine değil, yan duvarlarına 3-5-8 adet bile bırakırlar. Sakacık olan ailelerde işçi arı hücrelerine yumurtlayan işçi arıların tohumsuz yumurtalarından ufacık erkek arılar çıkar. Bu hücrelere konulan yumurtalar geliştikten ve üzerleri kapandıktan sonra, diğer hücrelere nazaran daha yüksek adeta deve hörgücü gibi bir hal alırlar. Bu anormal yavrular, normal yavruların aksine, sahayı, gayri muntazam bir şekilde kapatırlar. Sakacık olmuş aileler, tohumlu yumurtalarla kaplı çerçeve verildiğinde ana hücresi yapsalar dahi sonunda söküp atarlar. Kafessiz ihtiyat ana verildiğinde de onu öldürürler. Tüm bunların yanında, kendi tohumsuz yumurtalarından ana yetiştirmeye kalkışırlar. Fakat, bu hücreden de yine erkek arı çıkmaktadır. Sakacık olanyumurtlayan işçi arılar, diğer arılarla aynı şekilde olduklarından, onları bulup öldürmek imkansızdır. Bu hali önlemek için, ilkbaharda haftada bir arı yavruları gözden geçirilmelidir. Sakacık ilerlememişse kafes içerisinde ihtiyat ana vermek, aksi halde diğer bir aileyle birleştirmek veya ikişer üçer çerçevelerini komşu ailelere dağıtmak gerekir. Son durumda, normal ailelere verilen sakacıklar çabuk kaybolurlar. Sakacığı ilerlemiş bir aileyi sakacıktan kurtarmak için, şöyle hareket etmek gerekir;Sakacık olmuş böyle aileleri uslandırmak için, öncelikle birkaç defa bol şurup vermelidir. Daha sonra yetişkin yavrulu bir çerçeve verilmelidir. Yavrulu çerçevedeki arılar hücrelerinden çıktıkları gün, yapılan işlemlere paralel olarak bu aileyi kafese kapatılmış ana veya olgunlaşmış ana memesi verilir. Sakacık olmuş ailenin rahatını bozmadan, yani kurcalayıp, sinirlendirmeden bu aileye şurup vermeye devam edilir. İki gün sonra, ana kafesinin mantarı çıkarılır. Kafes yerine konur. Ananın çıkarılması arıların kendilerine bırakılır. Ballık verilerek yuvası genişletilmiş fakat, araya ana ızgarası konmuş kovanlarda da ana olduğu halde dahi sakacıklar görülebilir. Keza, nektar toplama bakımından kısır olan yıllarda ana ızgarası yüzünden sakacıklar görülmüştür. Arıları yalancı ana arılardan kurtarmak için daha bir çok yol vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz Zayıf, sakacıklı aile gazete kağıdı usulüyle sağlam bir aileyle birleştirilir. Bu aileye bir hafta kadar asla dokunulmamalıdır. Bur haftadan önce karıştırılan kovanlarda anaların öldürüldüğü görülmüştür. Sakacık olan ailelere tedbir olarak şöyle bir usul uygulayanlar da vardır. Sakacıklı aileye çok duman verildikten sonra, kafes içerisinde çiftleşmemiş bir ana verilir. Ana kafesten çıktıktan ve çiftleşip yumurta koymaya başladıktan sonra sakacıklarda kaybolur. Anasız aileye verilen ana uzun zaman kafeste kalır veya kafesten çıktıktan sonra hava muhalefeti vs. nedenlerle çiftleşmezse, böyle ailelerde sakacıkların yine meydana geldiği görülür. Sakacık olmuş aileye arısız ihtiyat ana şöyle de verilebilir. Sakacık olmuş kovan, kuvvetli uçuş saatlerinde kenara kaldırılır. Yerine, kafes içerisinde anası bulunan bir kovan konur. Ertesi günün akşamı ana kafesten çıkarılır. Bu arada sakacık olmuş kovandan bu kovana kafi miktarda işçi arı dolmuştur. Eğer, yeni kovandaki tüm arılar anayı müdafaa edecek kuvvette iseler, sakcık olmuş kovanın her gün çerçevelerinden bir tanesi süpürülerek alınır.. Bu çerçeveler üzerindeki arılar eski yerlerine gelirler. Daha evvel anayı benimsemiş arılar, sonradan gelen arılara karşı anayı korurlar. Böylece 5-10 gün içerisinde sakacık olmuş kovanın arıları bu kovana geçerler. Artık anaya da bir şey yapmazlar. Vereceğimiz ihtiyat ananın müdafii olarak bir miktarbir avuç kadar arı mevcutsa, ananın kafese alınmasına lüzum kalmaz. Bu durumda, dışardan tedricen gelen arılar anaya asla dokunmazlar, dokunsalar dahi anayı benimsemiş olan ve onu savunan arılar anayı korurlar. Ananın savunucu olduğu böyle hallerde, kenara kaldırdığımız kovandaki çerçevelerin arılarının eski yerlerine gelmeleri yönünden süpürülürken yerine birkaç çerçevenin arıları dahi verilebilir. Kafese konmadan analandırılabilir mi? Yerinden kaldırılıp 100 metre uzağa götürülerek arıları silkilen yalancı analı kovanın arıları, yerine bırakılmış boş bir kovanın içinde toplanarak, bir köşeye veya tabana, tavana yumak yaparlar. Bu arı kümesi olduğu yerde 48 saat kalır. Bu süre zarfında, anası olmadığı için kaçmaz. Anasız şaşkın bir oğul arısı gibi kalarak, bir anaya şiddetle ihtiyaç hisseder. Bunlara kafessiz ana verilebilir. Uçma deliğinden, verilen ana onlarla kaynaşır. Bir gün sonra başka kovanlardan alınan yavrulu ballı çerçeveler verilir. Silkilen yalancı analı kovandan çıkan, çerçevelerde başka kovanlara verilir. ARILARDA YAĞMACILIK Yağmacılık, büyük nektar toplamadan evvel, sonbaharda, nektar toplamadan sonra, yazın nektarsız geçen günlerde, kışın sıcak havalarda, yani, nektar toplama tamamen kesildikten sonra, arıcının ihmali yüzünden zayıf, anasız, hasta vb. arı ailelerine kuvvetli ailelerin saldırmaları halidir. Eğer, bir arılığın arıları, diğer bir arılığın arılarına saldırıyorlarsa, bunun kabahati yağmacılığı yapan arı sahibine değil, arıları yağmacılığa uğrayan arılığın sahibine yüklenmelidir. Nektar toplama kesildikten sonra, kovanın üzeri tedbirsiz açılırsa yağmacı arılar onun üzerine üşüşürler. Arılar yan taraftan köşeden, yukarı taraftan çerçeveler arasına sokulmaya çalışırlar., hırsızlık yapmaya gayret sarf ederler. Hırsızlık yapmak için uçan, dolaşan arıları tanımak çok kolaydır. Hırsız arılar kovan etrafında uçarak, içeriye girecek delik ararlar. Buldukları çatlak veya delik etrafında toplanırlar. Görünmeden içeriye sokulmaya çalışırlar. Aynı zamanda uçma deliğinin önünde muhafız arıları kovarak birbirlerini didikleyip, çekiştirirler. Daha sonra bu hırsız arılar işi ilerleterek, zorla kovana sokulurlar. Yağma edilen kovanın önüyle, yağma eden kovanın önünde akşam geç saatlere kadar iyi nektar toplama zamanındaki gibi bir uçuş başlar. Halbuki, normal hallerde arı aileleri bu zamanlarda uçuşlarına son verirler. Hırsızlık yapan aileyi öğrenmek oldukça kolaydır. Şöyle ki, yağma edilen ailenin uçma deliği ince elek ile kapatılır. Uçma deliği önüne toplanan arıların üzerlerine un serpilir. Daha sonra arılık dolaşılarak una bulanmış arıların hangi kovana girdikleri tespit edilir. Böylece hırsız aile bulunmuş olur. Arılıkta yağmacılık genişleyince, çok kısa zamanda yağmacılığa uğrayan ailenin balı talan edilirken, arıları da öldürürler. Bundan sonra yağmacılık, diğer kovanlara ve arılığa yayılır. Topyekün savaş ve birbirlerini tartaklama içerisinde arılığın bir çok kovanı telef olarak elden çıkarırlar. Bu gibi hallerde arılığın manzarası acı ve heyecan vericidir. Kuvvetli gürültü çıkararak karma karışık uçan arılar havada karışırlar. Kovanların konma tahtaları, kovanlardaki çatlaklar ve ön kenar tahtalarının üzerleri içeriye girmeye çalışan arılarla tamamen dolar. Bazen, bir arılıktaki arılar diğer bir arılıktaki arılara baskın yaparlar. Sonuçta baskına uğrayan taraf mahvolur. Yağmacılığa başlangıçta meydan vermemek gerekir. Aksi halde sonradan önüne geçmek çok güç, hatta imkansızdır. YAĞMACILIĞA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER Arılarda hırsızlığın başlaması nektar toplama azaldığından arı ailesinin kuvvetine göre uçma deliklerinin küçültülmesi gerekir. Bu küçültme duruma göre asgari bir santimetre kadar olur. Kovanların muayenesi sırasında nektar toplama azalmışsa, balın öteye beriye dökülmemesine dikkat etmelidir. Bal yere dökülmüşse, üzeri toprakla kapatılmalıdır. Yazın sıcak günlerinde nektar toplama kesilmişse, kuvvetli ailelerin uçma delikleri ince elek teli ile kapatılmalı, dar bir açıklık bırakılmalıdır. Bu böyle elek teli ile geniş hava yeri bırakılmazsa, arıların sıcaktan perişan olma ihtimalleri vardır. Nektar gelmediği zamanlarda, bal alırken veya kovana bakmak gerektiğinde, yağmacılık olmaması dahi, kovanın uçma deliği bir santimetreye kadar küçültmelidir. Bu bir tedbirdir. Yağmacılık çıkmışsa, bilahare kovanın uçma deliği normal bir hale getirilir. Ayrıca; Sıcak bölge veya memleketlerde kovanlar gölgeli yerlere konulmalıdır. Çünkü, sıcağa maruz kalan bal ve mum yumuşayacak ve bunlar kokuları ile arıları cezbedeceklerdir. Arılıkta bal bulaşmış eşya bırakılmamalıdır. Bala bulaşmış eşyalar ve kovanlar ıslak bezle iyice silinerek yıkanmalıdır. Kovanların çatlakları kağıt veya paçavra ile tıkanmalı ve hamur veya çamur ile sıvanmalıdır. Yemlikler, gündüz arıların üzerlerinde bırakılmamalıdır. Kovanlar muayene edildiğinde; kullanılan körük dumanı ile kullanılan sandık ve örtüler de arılar tarafından takip edilirler. Kovanlar muayene edildiğinde, körük ve diğer kullanılan eşyalar, muayene edilen kovandan çok uzakta, bir başka kovanın yanına bırakılmalıdır. Yağmacı arılar bu eşyaların etrafında toplanacaklarından, diğer taraftaki kovan daha kolay kontrol edilir. Fakat, bir iki kovan muayene edildiğinde, yağmacı arılar buna da alışarak güçlük çıkarırlar. Böyle anlardan arılığın çeşitli yerlerinde yakılan ot, tezek, sap vb. dumanlarından istifade edilebilir. BİR KOVANDA İKİ ANA ARI Bazen bir arı ailesi içerisinde iki, hatta daha fazla yumurtlayıcı ana olduğu görülür. Bu bir tesadüf değildir. Bu durum arı ailelerinin kendi inisiyatifleriyle, ana arılarını gerçekleştirecekleri zamanda, yeni ananın zifaf uçuşuna çıkarak döllenip kovana dönmesi ve yumurtlamaya başlamasına kadar, eski ve yaşlı anayı öldürmeyerek bir tedbir alarak kovanda bırakmaları da rastlanır. Onların karşı karşıya gelip çatışmasına, birinin diğerini öldürmesinde müsaade etmezler, nektar akımının gür olduğu sürece. Ana ve kızın yumurtlamasına izin verirler. Bal özü akımı kısırlaşınca yaşlı anayı öldürüp atarlar. ARILARIN KOVANLARINI TERK ETMELERİNİN NEDENLERİ Çoğu kez oğul kovana yerleştirildikten sonra aşağıda sıralanan sebeplerden ötürü kovanı terk ederler. Şöyle ki ; 1-Kovanda kötü bir koku vardır. 2-Kovan uzun müddet güneşe maruz kalmıştır. 3-Fazla sıcaklık tesiri ile havasızlık olmuştur. 4-Eski, bozuk gömeçler vardır. 5-Kovanda ana yoktur. 6- Oğulun yerleştirildiği kovan küçüktür. Yuvasını ilkbaharda terk eden arı ailelerine de rastlanır. Bunun nedenleri; 1- Yuvaların çok dar olması. 2-Yuvada çok bal bulunması. 3-Gömeçlerin güveli veya küflenmiş, olması da arıların kovanı terk etmelerine sebep olur. 4-Açlıktan kovanlarını terk eden arı aileleri de vardır. 5-Yuvada bal miktarı bol olduğu, yumurta koymaya ve yavru yapmaya yer bulunmadığı zamanlarda da arı aileleri yuvalarını terk ederler.. Bu halin sebebi şimdiye dek arıcılarca anlaşılmamıştır. 6-Bazı ufak arı aileciklerinin anaları çiftleşme uçuşuna çıktıklarında arılarda ananın peşine takılarak, bir daha yuvaya dönmezler. 7-İlkbaharda kovanda 10-15 işçi arı ile beraber ana arı da bulunur ve kovanda bal ve temiz, hastalıksız petekler olursa, bunun baş nedeni Varroa zararlısıdır. Yuvasını terk eden arı ailelerinin ekserisi zayıf ailelerdir. Kuvvetli bakımlı arı ailelerinin yuvalarını terk etmeleri çok ender rastlanan bir haldir. KOVAN ÖNÜNDE GÖRÜLEN CÜCE-SAKAT-KANATSIZ ARILAR Kovan önünde görülen bu gibi sakat, cüce, kanatsız, zayıf arılar mutlaka varroa zararlısı veya nosema hastalığından ileri gelmez. Kovanların önünde bu hali gören birçok arıcılar varroa mücadelesi, nosema tedavisi yaptıkları halde bu gibi arılara rastlayınca telaşa kapılırlar. Tüm gerekenleri yaptığım halde bu nedir diye oraya buraya sorar veya gereksiz ilaçlamalara devam ederler. Bu hal mutlaka herhangi bir hastalık veya zararlılardan meydana gelmez. Kovandaki üç çeşit arıların her birinde dahi tek tük rastlanan bu anormallikler ;Arı salkımı dışında, yani çerçevelerin alt ve yan kısımlarında yayılmış ve üşümüş ana, işçi ve erkek arılarda da görülür. Sakat kısa hortumlu, tek kanatlı, tek antenli, noksan bacaklı, kısa ve yırtık kanatlı arılar açık veya kapalı petek hücrelerinde üşümelerinden, muayeneler veya yer değiştirmelerde veya çerçevelerin silkelenmesinde sarsılmalarından, güneşe maruz kalmalarından, susuzluk çekmelerinden vs. gibi sebeplerden de ileri gelir. Unutmayalım ki, yurdumuzda ilkbaharın çok kararsız havalarında bazen gündüz ısı 25-30 dereceye dahi çıktığının gecesinde eksi 6-10 dereceye kadar inebiliyor. Gece üşüyen arılar çerçeveler üzerindeki salkımlarını daraltıp birbirlerine yaklaşınca, çerçeve yanlarındaki yavrular üşüyorlar. Tabi ki daha doğmadan sakatlanıyorlar. Arı ailesinin ve hatta diğer hayvanların, insanların bile; zayıf, cılız ve toplumuna faydalı olmayacağını anlayan aile onları toplumdan dışlayarak dışarı atıyor. KOVANDAN ÇIKARILAN ERKEK ARILI PETEKLERİN VE YAVRULARIN TEMİZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ Yaşlı analar ile yalancı analı kovanlardaki, işçi arı gözlerine bırakılan yumurtalardan erkek arı çıktığı belirtilmişti. Bu gibi çerçeveleri kovandan çıkarıp atmaktan ise onları hücre içinde öldürüp, kuvvetli kovanların ballıklarında senelerce, süzme bal üreteme için kullanmak mümkündür. Erkek arı yavrularının üzeri sırlanmış ise, bunları bal bıçağı veya tarakla bozulup bal süzme makinesin de boşaltılabileceği gibi, arılarda kovandan yorulmadan temizleyip atabilirler. Soğuk su içine sokulan veya birkaç gün dışarıda bırakılan yavrular ölür. Sırı bozmadan da verilirse arılar temizleyebilir. Üzeri henüz kapanmamış erkek arı hücrelerinde arı sütü vardır. Temiz bir suya sokulup silkilirse suda kolay eriyen süt suya geçer. Bu su süzülüp buz dolabına konulup içilebilir. Kevgirde kalan sürfelerde yağda kavrulup yenilebilir. Protein kaynağıdır. Civciv ve tavuklara verilerek de değerlendirilir. Visited 9 times, 1 visits today
Anasız kolonide kurtçuk varsa işçi arıların yumurtalık gelişimi geçici olarak engellenir. Genel olarak kolonide ana arı olmaz ve petek gözünden çıkan son yavrudan sonra yalancılama süreci başlar. Bazı kolonilerde ise az sayıda kapalı gözlü yavru bulunsa da yalancılama gerçekleşir. Ana arı kaç günde çiftleşmeye çıkar? Ana arılar gözden çıktıktan 6-8 gün sonra çiftleşme uçuşuna çıkar ve havada uçarken 8-10 erkek arı ile çiftleşir. Ana arı kafesten kaç günde çıkar? Ana memeleri alındıktan sonra yeni ana arının bulunduğu kafesin kek bölümünün ağzı açılmalıdır. İşçi arılar kafeste bulunan keki iki-üç gün içinde yiyip ana arıyı kafesten çıkarırlar. Ana arı olup olmadığı nasıl anlaşılır? Kovanın kapağını açtığınızda arılar telaşlı bir şekilde sağa sola kaçarlar ve çok fazla ses çıkarırlar. Çünkü arılar kanatlarını sürekli olarak çırpmaktadırlar. Arı kovanını açtığınızda arılar çok fazla bağırıp ve saldırı yapmıyorlar genel olarak ana arısı yoktur. Anasız arıya ne yapmak lazım? Ana arısız kovanlara ana arı kazandırmak için pek çok yöntem vardır. 1-Kuvvetli bir koloniden üzerinde yumurta ve larva bulunan bir çerçeveyi arıları silkildikten sonra anasız kovana konulursa, arılar yumurta ve larvalardan kendilerine ana arı yapabilirler. Arılar ana arıyı neden öldürür? Arıları genetik, yetersiz beslenme, iklim değişikliği, yangınlar, seller, fırtınalar, orman ve doğa katliamı gibi faktörler de öldürüyor. Havada, bitkide, su’da zehirli kimyasallarla temas eden arı; öldürücü, toksik maddeyi kovana taşıyor, içeride ki koloninin yok olmasına neden oluyor. Çiftleşmiş ana arı kaç günde yumurtlar? Çiftleştikten en geç 1 hafta sonra yumurtlamaya başlarlar. Günde ortalama adet, bir yılda adet yumurta atarlar. Ana arı yumurtlama dışında hiçbir işe karışmamaktadır. Ana arı yüzükleri kaç günde kapanır? Kurtçuk aktarımından yaklaşık 5 gün sonra ana memeleri kapanır. Ana arı kaç günde kabul edilir? Kovanda bulunan arılar ana arısız oldukları için yumurtalardan ya da larvalardan bir kısmını ana arı yapmak için hazırlığa başlarlar. Çerçevenin verilişinden yaklaşık 15-16 gün sonra yeni ana arı yetişmiş olur. Boş kovana arı nasıl gelir? Mümkünse 1-2 çerçevenin kabarmış petek olması gerekir. Çerçeveler arasında da en az 2 cm boşluk bırakılır. Bu kabarmış olan peteklere bal ya da şeker şerbeti sürüldüğü zaman, arının boş olan kovana girmesi ve burayı yuvası olarak kabul etmesi çok daha kolay olur. Anasız kovana ne yapmalıyım? Ana arısız kovanlara ana arı kazandırmak için pek çok yöntem vardır. 1-Kuvvetli bir koloniden üzerinde yumurta ve larva bulunan bir çerçeveyi arıları silkildikten sonra anasız kovana konulursa, arılar yumurta ve larvalardan kendilerine ana arı yapabilirler. Kovan ana arıyı neden keser? Daha çok bal alabilmemiz için arıların oğul vermek amacıyla ördükleri yeni ana arı kozalarını kopararak, dışarıya gidecek arıların kovanda kalmasını sağlarız. Böylece kovandaki işçi arı sayısıyla birlikte bal verimi de artmış olur. Ana arının yumurtlaması için ne yapılmalı? Sağlıklı bir ana arı her petek gözüne atlamadan birer adet yumurta bırakır. Kovanda, çevresinde bakıcı arılarla birlikte dolaşarak önceden temizlenmiş petek gözlerine yumurtlama işlemini yapar. Ana arı işçi arılar tarafından arısütü verilerek beslenir ve dışkısı da işçi arılar tarafından alınır. Ana arı ölürse ne yapılır? Eğer ana arı satın alamıyorsak kovanda günlü yumurtalı çerçeveler varsa kendine ana yapmasını bekleyebiliriz. Eğer ana arısını kaybeden kovanda günlü yumurtalı gözler yoksa farklı kolonilerden günlü yumurtalı çerçeveler alarak ana memesi asmasını bekler ve 16 gün sonra ana arı çıkar. Kovandaki kraliçe arı ölürse ne olur? Dişi arı kısırdır. … Kraliçe arı ölürse de diğer arılar birkaç hafta içinde ölürler. Arılar kendi içlerinden bir kraliçe arı yetiştirmek zorundadırlar. Eğer yetiştirme işlemi yapmazsa veya yapamazsa kısa süre içinde kovanın sönmesine yani ölmesine neden olur.
Arılarda oğul vermenin nedenleri vardır. Bir arıcı oğul verme süreçlerini iyi yönetmelidir. Öğrenmek için makalemizi okuyunuz Arılarda Oğul Verme Nedir ? Bal arılarında yavru atma diye de bilinen bu olay , bir kısım arı topluluğunun yaşadığı kovandan kıraliçe arı liderliğinde ayrılarak başka bir ortamda kendisine yuva yapmasına arılarda oğul verme denir. Arılar Neden Oğul Verir ? Arılarda oğul verme davranışı iç güdüsel olmakla birlikte, değişik nedenleri vardır. Bir arıcı oğul verme sürecini başarılı bir şekilde yönetebilme becerisine sahip olmalıdır. Arıların oğul verme sebeplerinden bazıları şunlardır; 1. Arılarda var olan, çoğalma içgüdüsü. 2. Bir arı topluluğu , sayıca çok gelişip kovana sığamaz hale gelirse . 3. Kovanda feromon yayılımı homojen değilse. 4. Kovanda yeni kıraliçe ya da kıraliçeler çıkarsa. Arılarda oğul atma görülebilir. Genelde oğul verecek kovanda, ana memeleri çerçeve altında ve kenarlarında asılır. Şayet sadece çerçeve ortasında ana memeleri varsa , büyük ihtimalle koloni ana değiştiriyordur. Bu durumda koloni oğul vermeyip yaşlı ve verimsiz anayı öldürür. Böylece yoluna devam eder. Bazen , tüm koloninin kovanı terk ettiği görülebilir. Bu olay oğul vermeden farklıdır. Arıların kovanı topyekün terk etmelerinin nedenleri şunlar olabilir; 1. Kovanda gıda stoğunun tamamen bitmesi. 2. Kovanda , hastalık , güve, rutubet gibi olumsuz bir durumun olması. 3. Yeterince havalandırmanın olmaması. 4. Kovanın bulunduğu çevrenin arılara rahatsızlık verici bir durumda olması. Kovanda Oğul Verme Süreci Nasıl İşler ? Genelde nüfusun hızla artmasıyla birlikte koloninin kovana sığamaz duruma ulaşması sonucunda oğul verme hazırlıkıları arılar günlük yumurtalardan ana memesi asarlar. Kovandaki mevcut yaşlı ana karşısına rakiplerin çıkacağını görünce , uçma gücünü tekrar kazanabilmek için yavaş yavaş yumurta atma sıklığını azaltır , zayıflar ve zamanı gelince etrafına bir kısım taraftarını da alarak kovanı terk eder. İşçi arılar kovanı terk etmeden önce kursaklarını bal ile doldururlar. Bunun nedeni gittikleri yerde acil ihtiyaçları karşılamak içindir. Bu yüzden oğul arılar genelde uzun mesafelere uçamazlar ve sokmazlar. Kovanda oğul verme hareketi yaklaşık 5 dakika sürer. Bu süre zarfında çok sayıda genç işçi arı , bir miktar tarlacı ve erkek arı kendilerini sürüler halinde kovan dışına atarak bir süre kovan önünde oğul verme dansı yaptıktan sonra yeni yerlerine toplu halde göç ederler. Arılarda Oğul Verme Eylemi Ne Zaman Gerçekleşir? Mevsimsel olarak oğul atma , yörenin durumuna göre Nisan ayında başlayıp Temmuz ayına kadar devam edebilir. Gün içi havanın iyi olduğu bir günde , genelde öğlen saatlerinde bu olay gerçekleşir. Kovandaki ana arı , genç anaların yumurtadan çıkma zamanı yaklaşınca kovanı grubuyla birlikte terk eder. Koloni kovandan çıktığında yakın bir mesafede , geçici olarak belli bir süre Bir kaç saat, ya da bir iki gün de olabilir konaklar. Bu süre zarfında etraf da keşif yaparak kendisi için daha uygun bulduğu bir yere kalıcı olarak taşınırlar. Bazen oğul verdikten yaklaşık 3 gün sonra aynı koloninin tekrar oğul verdiği görülebilir. Bunun nedeni ise, bir kaç gün içerisinde sonradan çıkan genç anadan dolayı kovanda kalan diğer genç ananın ortamı terk etmesidir. Yapılan araştırmalar oğulların sadece altıda birisinin bir yıldan fazla hayatta kaldığını göstermektedir. Arılarda Oğul Verme Önlenebilir Mi ? Kimi arıcılar oğul vermenin kendisi için avantajlı bir durum olmadığını var sayarak arılarının oğul vermesini istemezler. Bu durumda şunlar yapılabilir; 1. Koloni sık sık kontrol edilerek varsa ana memeleri temizlenir. Ancak bu zor bir süreçtir. Kimi koloniler oğul vermeyi kafalarına koydular sa , siz ne yaparsanız yapın , oğul verme isteklerinden vaz geçmezler. Bunun asil nedeni, kovandaki ananın yaşlı ya da verimsiz olmasıdır. Bir arıcı bu durumda kovandaki yaşlı anayı öldürülerek yada kovandan alarak oğul vermenin önüne geçebilir. 2. Şayet oğul hazırlığı sıkışmadan dolayı ise koloniye kat atılır ya da alan genişletilir. 3. Kovanın çok sıcak olması nedeniyle arılar bunalıyorsa havalandırma için gerekli tedbirler alınır. Kovan alttan havalandırmalı kovanla değiştirilir. 4. Ana arı kafese alınarak da oğul vermenin önüne geçilebilir. Ancak bu yöntem pek fazla önerilmemektedir. Aralara kabarmış boş çerçeve konulup anaya yumurta atma alanını oluşturmak da oğul verme sürecini durdurabilir ya da yavaşlatabilir. 5. Güçlü kolonilerde şayet yumurta miktarı çok fazlaysa bir kısım kapalı yavrulu çerçeveler zayıf kolonileri desteklemek amacıyla kullanılabilir. Böylece oğul vermenin de önüne geçilmiş olur. 6. Arı mevcudu çok kalabalıksa koloni bölünür ve böylece doğal oğul vermenin önüne geçilmiş olur. 7. Bazı arı ırkları oğul vermeye meyillidir. Oğul istemeyen arıcılar oğul verme eğilimi düşük ırklarla çalışmalıdır. Yapılan bilimsel çalışmalara göre arı ırklarının oğul verme eğilimleri ölçülmeye çalışılmıştır. Buna göre; Arı Irklarının Oğul Verme Eğilimleri 10 Puan Üzerinden Arı Irkı Afrika Arı Irkı Belfast Arı Irkı Karniyol Arı Irkı Kafkas Arı Irkı İtalyan Arı Irkı Rusya Arı Irkı Puan 10 2 5 2 2 5 Bal Arısı Oğulunun Uzağa Kaçmaması İçin Alınabilecek Önlemler Bazen arıların oğul vermesi takip edilemez. Dolayısıyla da oğullar kaçtığı için arıcı kayıp yaşar. Bunun için bazı önlemler alınabilir; 1. Arılığa ya da arılık yakınlarına yüksek bir yere içerisinde boş kabarmış çerçeve bulunan kovan ya da sepet yerleştirilir ve içerisine oğul çeken koku sürülür. Bunun için oğul otu melisa yada piyasada satılan ilaçlar kullanılabilir. 2. Arılık ağaçlara yakın bir alanda oluşturulur. 3. Arılık , ağaçların olmadığı boş bir alandaysa , yakınlara çalılar ya da ağaç dikerek oğulun bunlara sarılması sağlanabilir. 4. Yakındaki bir ağaç dalına yağmurdan etkilenmeyecek şekilde iki kabarmış çerçeve bir tahtaya çakılarak asılır. 5. Oğulun havada uçtuğunu gördüğünüzde boş bir tenekeye vurarak ses çıkartırsanız oğul en yakın bir yere sarılacaktır. Oğul Kovana Nasıl Doldurulur ? Oğul arıların kursaklarında bal olduğu için çok fazla sokmazlar ve genelde sakindirler. Bulundukları ortama göre bir plan yapılarak hazırlanan kovanın içerisine ya da önüne oğul salkımı silkinerek doldurulur. Bunun için önceden kovan içerisine kabarmış ballı polenli çerçeveler yerleştirilir. Ya da boş kabarmış çerçevelere bal veya şerbet sürülerek arıların kovana girmesi teşvik edilir. Kovana konan çerçevelerin arası ilk etapta geniş olmalıdır en az 2 cm . Ertesi gün tekrar çıtalar birbirine yaklaştırılır ve düzen oluşumu sağlanır. Arıların kovana girmesi ve orada durması için ana arının mutlaka kovan içerisine girmiş olması gerekir. Şayet görülebilirse ana arı el ile de kovana koyulabilir. Ana arı kovana girmediyse arılar tekrar eski yerinde toplanmaya başlarlar. Eğer ana kovana girdiyse işçi arılar kuyruklarını yukarıya doğru çevirerek ve kanat çırparak diğer arılara ananın kovanda olduğunu haber verirler ve bunu gören diğerleri hemen kovanda toplanırlar. Oğulu doldurduktan sonra tamamen arıların kovana toplanması beklenir ve arılığa getirilip yerine yerleştirilir. Oğul arının kovana konduktan sonra yumurtalı , ballı , polenli çerçeve verilmesi ve belli bir süre şurupla beslenmesi önem taşımaktadır.. Şayet oğul göç ettiği yerde üç günden fazla kalmış ise bu oğulu kovana doldurduktan sonra en az 5 km uzağa taşınmalıdır. Zira daha yakın mesafeye yerleştirilirse tarlacı arılar eski yerlerine geri gidecektir. Bol ve bereketli bir sezon geçirmeniz dileğiyle…. e- mail
Arılar tek başına da hayranlık uyandıran işlere imza atan sevimli canlılar olsa da topluluk halinde çok daha faydalıdır. Peki, bir kovanda kaç arı vardır, kaç arının bir araya gelmesiyle verimlilik mümkün olur? Gelin, kovan ve koloni konusuna değinerek yanıtı ortaya çıkaralım. Türkiye, bal arılarının ana yurdunun kesişme noktasındadır ve bitki florasındaki çeşitlilikle arıcılık için önemli potansiyele sahiptir. Öyle ki bal arısı yetiştiriciliği önemli bir endüstri haline gelmiştir. Bu endüstride en kritik unsur doğru kovanın seçimidir. Arı kovanı seçimi kovanda kaç arı bulunabileceğini de belirler. Bir Kovanda Ortalama Kaç Arı Vardır? Arıcılık hakkında en çok gündeme gelen soru bir kovanda kaç tane arı vardır şeklindedir. Soruya ortalama yanıt aranır; fakat bir kovanda tam olarak kaç arı olduğunu belirtmemiz ve standart bir sayıdan bahsetmemiz teknik olarak mümkün değildir. Sayı mevsime, kovan türüne, çıta sayısına, arıcının hangi arı ürününü hangi tekniği kullanarak üretmek istediğine göre bir sayı veremeyişimizin nedenlerine detaylı olarak değineceğiz. Öncesinde arıcılıkta püf noktası diyebileceğimiz bir bilgiyi paylaşmalıyız “50 kuvvetli koloni, 100 tane zayıf koloniden iyidir.” Arıcılığın amacı verimli arı ürünleri elde edebilmek ve döngünün sağlanması için sağlıklı arılar yetiştirebilmektir. Bunun için de sayının çok olmasına değil, verimliliğin yüksek olmasına dikkat etmek olarak bir kovanda bir arı kolonisinin yaşadığını söyleyebiliriz. Bir koloni ise 50 bin kadar arıdan oluşur. Bu sayı bal toplama sırasında artabilir. Her kolonideki birey sayısı farklı olabilir. Bu koloninin gücüne göre de arı sayısı mevsime göre değişkenlik gösterir. Hava sıcaklığı düşük olduğunda kovandaki arıların çoğu ölür. Arı mevcudu ilkbahar mevsiminde artar. Bunun nedeni bitkilerde tozlaşma olmasıdır. Bu noktada arı bakımı da kririk önem taşır. Doğru zamanda ve doğru şekilde arı bakımı yapılmadığında kolonideki bireylerin sayısı azalır. Kovanda arı sayısını etkileyen faktörleri genel olarak şöyle sıralayabilirizYaşlı ve zayıf kraliçe arıBal arıları beslenmesi için gereken nektarı ve poleni eksik tutmakÇevre koşulları hava sıcaklığı, gürültüsüz ortam, karanlıkÇok sayıda kraliçe arı Kovanda Erkek Arı Neden Çok Olur? Erkek arıların başlıca işlevi dölsüz ana arılarla çiftleşmektir. Yumurtalarının yalnızca %50-56’sı ergin arı olarak gelişebilir. Erkek arı dölsüz ana arıyı havada yakalar ve çiftleşir. Çiftleşmenin ardından çiftleşme organını kaybeden erkek arının yaşamı son bulur. Erkek arının sayısı, ana arının yumurta bırakmasını sağlama işlevi sayesinde oğul döneminde 500-3000 arasındadır. Kolonilerde Nisan ve Mayıs itibarıyla erkek arı görmek mümkündür. Kovandaki Arı Kolonisini Oluşturan Bal Arısı Çeşitleri Erkek arıların başlıca işlevi dölsüz ana arılarla çiftleşmektir. Yumurtalarının yalnızca %50-56’sı ergin arı olarak gelişebilir. Dölsüz ana arıyı havada yakalayıp çiftleşen erkek arı çiftleşmeden sonra çiftleşmesini sağlayan organını kaybeder. Sonrasında yaşamı son bulur. Erkek arının sayısı, ana arının yumurta bırakmasını sağlama işlevi sayesinde oğul döneminde 500-3000 arasındadır. Kolonilerde Nisan ve Mayıs itibarıyla erkek arı görmek mümkündür. Ana Arı Özellikleri Ana arı ince ve uzun yapıda canlı ve parlak renktedir. İşçi arılarınkinden uzun kanatlara sahip olsa da kendi vücuduna oranla uzun sayılmaz. Bu nedenle uçma yeteneği düşüktür. Uçma yeteneği, çiftleşmeden sonra vücut büyüklüğü arttığı için azalır. Ana arının kovan dışında bulunduğu dönem yalnızca çiftleştiği dönemdir. Ana arı işçi arılar tarafından arı sütü ile arı, feromon adlı kimyasal bir madde salgılar. Bu sayede işçi arıları etrafına çekerek kolonide düzen sağlar. Bu yönüyle koloninin yöneticisi konumundaki ana arı, günde ortalama 1500-2000 adet yumurtlayabilir. Ana arılar 7 yıla kadar yaşayabilse de yaşlandıkça dölsüz yumurta bırakma olasılığı artar. Bu nedenle 1-2 yılda bir değiştirilir. Hatta arıcılıkta başarılı olmanın sırrı da genç ana arı kullanmaktır diyebiliriz. Erkek Arı Özellikleri Koloninin en iri bireyleri döllenmemiş yumurtalardan gelişen erkek arılardır. Bir kovandaki kolonide Nisan ve Mayıs itibarıyla erkek arı görmek mümkündür. Oğul mevsiminde sayıları 2 bini bulabilir. Sıcaklık 18-20 derecenin üzerine çıkmadıkça uçamaz. Erkek arı uçuşa çıkmadığı süreçte kovanda yavrulu çerçeve üzerinde durur. Erkek arılar kısa bir dile sahip olduğu için nektar alamaz. İğnesi olmadığı için de kendisini ve ait olduğu arı ailesini koruyamaz. Erkek arının ortalama yaşam süresi 55-60 gündür. İşçi Arının Özellikleri Döllenmiş yumurtalardan meydana gelen işçi arılar kuluçka süresinin tamamlanmasının ardından kolonideki görevine başlar. Kolonide kaç işçi arı bulunduğunu belirleyen de yine koloninin gücü ve mevsimdir. Koloninin gücü işçi arı sayısı ile doğru orantılıdır. Bu sayı yaz mevsiminde 80 binlere arılar kolonide yumurtlama hariç tüm işleri yapabilir. Buna bağlı olarak kısa ömürlüdür. Bununla birlikte yaz sonunda ve sonbahar başında oluştuğunda daha uzun süre yaşayabilir. İşçi arıların kovan içindeki görev süresi 21 günden uzun arılarda görev süresiSüreGörev1-3 günPetek gözlerini temizleme4-6 günYaşlı larvaları besleme7-12 günGenç larvaları besleme arı sütü13-18 günBalmumu salgılayarak petek örme19-21 günKovanı temizleme ve havalandırma, nektarın alınması, polenin petek gözlerine depolanmasıgünden sonra işçi arıların kovan içindeki işleri biter. Kovan dışındaki işleri yapma yetisi kazanan deneyimli arılar tarlacı arı olarak adlandırılır. Tarlacı arıların görevleri ise şunlardırGünde 8-10 sefer yaparak kursağını dolduruncaya dek nektar toplama tek seferde 70 mg taşıyabilirGünde 50 sefer yaparak su taşıma ve depolama 25-50 mg suArıların kovan çatlaklarını kapatabileceği propolisi toplamaÖzetle;Sıfırdan arıcılık yapmaya başlayacak olanlar için bir kovanda kaç arı vardır sorusunu yanıtladık ve kovandaki koloniyi oluşturan bal arısı çeşitleri ve özelliklerine değindik. Bir kovanda on binlerce arı bulunabilir. Arı ailesi zamanla büyür. Arı ailesinin bazı üyeleri işlevini yerine getirdikten sonra, çok geçmeden yaşamının sonuna ulaşmış dair paylaştığımız tüm bilgilere göre arıların hayattaki en mucizevi böcek türü olduğunu söyleyebiliriz. Bal arısı sayesinde elde ürünleri de yalnızca besin olarak değerlendirmek de yanlış olur. Arılara ilgi duyuyor ve sadece arılarla ilgili bilgiler edinmek istiyorsanız ya da arılara olan ilginizi kazanca dönüştürmek istiyorsanız arıcılık eğitimi alabilirsiniz.
kovanda erkek arı neden çok olur